Devlet Çözüm, İktidar Anayasa, Vatandaş Geçim Derdinde...

Türkiye’nin gündemi, her geçen gün daha da ağırlaşan ekonomik kriz, yoksullaşma ve siyasi gerilimlerle doluyken, iktidarın 'yeni anayasa' tartışmalarını gündeme taşıması, vatandaşın temel geçim sıkıntılarına yönelik somut adımların eksikliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Devlet, her sorunun çözümünü kendisinde ararken, iktidar siyasi hedeflerinin peşinde koşuyor; ancak sokaktaki insanın en temel ihtiyaçları bile karşılanamıyor.

Enflasyonun %70’leri aştığı, işsizliğin kronikleştiği, emeklilerin asgari ücretle geçinmeye çalıştığı bir dönemde, 'yeni anayasa' tartışmalarının toplumun gündemine oturtulması, gerçek sorunlardan kaçışın bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Market raflarındaki fiyatlar her geçen gün artarken, asgari ücretlinin alım gücü eriyor, gençler iş bulamıyor, esnaf borç batağında.

Devletin önceliği, ekonomik istikrarı sağlamak ve vatandaşın geçim derdine çözüm bulmak olmalıyken, siyasi gündemin sürekli farklı konulara kaydırılması, halkın sorunlarının ertelendiğinin açık bir kanıtı.

İktidar kanadı, yıllardır 'yeni anayasa' söylemini gündemde tutuyor. Ancak bu tartışmaların zamanlaması ve içeriği, siyasi bir hamle olarak algılanmaktan kurtulamıyor. Mevcut anayasa zaten defalarca değişikliğe uğradı ve özellikle 2017’deki referandumla başkanlık sistemine geçildi. Şimdi yeni bir anayasa talebinin altında yatanın, daha fazla merkeziyetçi bir yapı kurma çabası mı olduğu sorgulanıyor.

Üstelik, anayasa değişikliği gibi köklü bir reformun, toplumsal mutabakat olmadan, siyasi kutuplaşmanın zirve yaptığı bir dönemde yapılması, ülkeye istikrar değil, daha fazla gerilim getirebilir.

'Halkın devleti' söylemiyle yola çıkan iktidar, pratikte vatandaşın en temel ihtiyaçlarına bile cevap vermekte zorlanıyor. Sağlık sisteminde yaşanan çöküş, eğitimdeki nitelik sorunu, adalete olan güvensizlik gibi problemler, devletin 'çözüm' iddiasıyla çelişiyor.

Yeni anayasa tartışmalarının gölgesinde, asıl konuşulması gerekenler: Gelir adaletsizliği nasıl düzelecek? Enflasyonla nasıl mücadele edilecek? Genç işsizliğine kalıcı çözüm ne? Yargı bağımsızlığı ve temel haklar nasıl güvence altına alınacak?

Türkiye’nin şu anki en acil ihtiyacı, siyasi hesaplaşmalar veya anayasa tartışmaları değil, ekonomik istikrar ve vatandaşın geçim sıkıntısına çözümdür. İktidar, halkın gerçek sorunlarına odaklanmak yerine, soyut siyasi projelerle zaman kaybetmemelidir. Çünkü bugün sokaktaki insan için en önemli anayasa maddesi, 'aç kalmama hakkı'dır.

Devlet, çözüm üretme iddiasındaysa, önce bunu vatandaşın cebinde ve sofrasında hissettirmelidir. Aksi takdirde, yapılacak her anayasa değişikliği, sadece kağıt üzerinde kalacaktır.